Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Phrases | ||||
Phrases | evde yalnız | alone at home adj. | ||
Tom and Mary were alone at home. Tom ve Mary evde yalnızdılar. More Sentences |
Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | evde yalnız olmak | be home alone v. | ||
I don't like being home alone. Ben evde yalnız olmaktan hoşlanmıyorum. More Sentences |
||||
General | evde yalnız olmak | be alone at home v. | ||
Phrases | ||||
Phrases | evde yalnız başına | alone at home expr. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | evde yalnız bırakılmış (çocuk) | home-alone adj. | ||
Idioms | ||||
Idioms | annesi ve babası çalıştığından dolayı sürekli evde yalnız kalan çocuk | a latchkey child n. | ||
Idioms | annesi ve babası çalıştığından dolayı sürekli evde yalnız kalan çocuk | a latchkey kid n. | ||
Idioms | çocukları yuvadan uçup evde yalnız kalmış aile/ebeveyn | an empty nester n. | ||
Idioms | çocukları yuvadan uçup evde yalnız kalmış aile/ebeveyn | an empty nester n. | ||
Idioms | çocukları yuvadan uçup evde yalnız kalmış aile/ebeveynler | empty-nesters n. | ||
Speaking | ||||
Speaking | evde yalnız mısın? | are you home alone? expr. | ||
Speaking | evde yalnız mısınız? | are you home alone? expr. |